Galatasaray için bu sezon Avrupa arenasında en dikkat çeken gerçeklerden biri, hücum hattının Victor Osimhen olmadan etkisini büyük oranda kaybetmesi oldu. Sahada yer aldığında rakip savunmaların dengesini bozan, gol pozisyonlarını zorlayan ve takımın moralini yükselten yıldız oyuncu, UEFA Şampiyonlar Ligi’nde gösterdiği performansla Galatasaray’ın skor yükünü adeta tek başına taşıdı. Ancak Osimhen’in olmadığı karşılaşmalarda sarı-kırmızılı ekip hem üretkenlikte düşüş yaşadı hem de oyun hakimiyetini kaybetti. Bu durum, “Galatasaray’ın Avrupa kaderi Osimhen’in varlığına bağlı” yorumlarını kaçınılmaz hale getirdi.
Osimhen’in yokluğunda oynanan iki maçın kaybedilmiş olması, takım içindeki dengenin ve skor gücünün ne kadar kritik bir ismin etrafında şekillendiğini bir kez daha gösterdi. Bu yenilgiler sadece skor tablosuna değil, takımın Avrupa’daki iddiasına da zarar verdi. Hücuma çıkışlarda yaşanan kopukluklar, orta sahadan forvete yeterli pas akışının sağlanamaması ve ceza sahası etkinliğinin belirgin şekilde düşmesi, yıldız golcünün eksikliğinin sahaya doğrudan yansıması olarak değerlendiriliyor. Futbol kamuoyu tarafından yapılan değerlendirmelerde Galatasaray’ın oyun planının Osimhen’e ciddi anlamda bağlı olduğu vurgulanırken, onun sahada olduğu karşılaşmalarda ortaya koyduğu liderlik ve gol tehditleri sayesinde rakiplerin de oyun planını tamamen değiştirmek zorunda kaldığı ifade ediliyor.
Bu sezon Avrupa vitrininde yükselişe geçmek isteyen Galatasaray için, Osimhen’in sahada bulunması artık stratejik bir zorunluluk haline geldi. Taraftarlar da “Osimhen sahadaysa kazanma ihtimali yüksek” düşüncesini her maçta daha fazla sahipleniyor. Sarı-kırmızılı camia, hem lig hem de Avrupa hedefleri doğrultusunda yıldız isimden en yüksek verimi alabilmek için sabırsızlanırken, teknik ekibin de oyuncunun fiziksel durumunu yakından takip ettiği biliniyor. Önümüzdeki süreçte Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’ndeki yolculuğu, sadece takım oyunu ile değil, Osimhen’in performansıyla da doğrudan şekillenecek gibi görünüyor.
